Dijital Dünya ve Lego

24 Şubat 2012'de gerçekleşen ve çocukların ebeveynlerinin satın alma kararlarına etkisinin masaya yatırıldığı "Kidsfluence 2012" konferansının en çok ilgi gören konuklarından biri Lego'nun Dijital Strateji ve İş Geliştirme Direktörü Brent Hill oldu. Hem sunumu hem de anlattıklarıyla Lego dünyasının inişlerini, çıkışlarını ve dijital evrimini anlatan Hill'in altını çizdiği noktaları ve Lego'nun her adımda daha da eğlenceli bir hal alan dijital gelişim aşamalarını yazının devamında bulabilirsiniz.

Hill sunumuna belki de salondaki hiç kimsenin bilmediği bir detayla başladı. 2000'li yılların başlarında ciddi bir mali krizle savaştıklarını belirten Hill, bunun üzerinde sadece plastik oyuncaklar üreten bir marka olmanın ötesine geçmek, yeniden yapılanmak zorunda kaldıklarını anlattı. Aslında Lego'nun dijital devriminin temelleri 98 yılında piyasa sürdükleri Mindstorms yani programlanabilir legolarla başlıyor. Kutuların içerisinden çıkan modüler sensör ve motorlar sayesinde artık çocuklar (ve tabii ki büyükler) kendi robotlarını yaratmaya başlıyorlar.








2000 yılında Steven Spielberg ile yukarıda reklamını görebileceğiniz ortak bir projeye imza atıyor: Lego Studios.Kullanıcıların lego tuğlalar ve karakterleri kullanarak animasyon filmler üretmesine imkan tanıyan bu set kısa zamanda çok popüler hale geliyor ve kullanıcılar pek çok farklı filme imza atıyor. (Bir örneğini aşağıda bulabilirsiniz.) Yine aynı yıllarda Lego bu kez ilk kez derinlemesine öykülenmiş bir ürün piyasaya sürüyor: Bionicle. Arkasına bir robot savaşları hikayesi barındıran bu yeni ürün ile birlikte Lego entegre dijital dünyaya da adım atıyor. Ürüne özel kurduğu mikrosite üzerinden hikaye ile ilgili videolar, karakterlerin bulunduğu duvar kağıtları paylaşan ve hatta web tabanlı bir oyunla hikayeyi iyice ilgi çekici hale getiren Lego bir nevi dijitalleşen dünyaya yenilmeyeceğinin ilk sinyallerini vermiş oluyor.







Lego'nun dijital devrimi 2004 yılına geldiğimizde de dev adımlarla devam ediyor. Bilgisayar üzerinde sanal lego parçalarını birleştirerek tasarımlar yapmamıza imkan tanıyan Lego Digital Designer'ı duyuran Lego, 2005 yılındaysa bu uygulama üzerinde oluşturulan tasarımları yine kullanıcıların kendi tasarladıkları kutularda gerçek hayatta sahip olmalarına imkan tanıyan Lego Factory'i devreye sokuyor.


Giderek daha heyecan verici hale gelen Lego'nun dijital hikayesinde Lego Factory'nin ardından sıra oyun dünyasına geliyor. Bu kez Travelers Tales Games ile bir ortaklığa giden Lego, ilk video oyunu olan Lego Star Wars'u piyasaya çıkartıyor. Kidzworld tarafından yılın oyunu seçilen bu ilk çalışmayı Star Wars II, Batman, Harry Potter, Indiana Jones gibi bir çok oyun izliyor.

Takvimler 2007'yi gösterdiğinde Lego kendi web sitesinin bu dijital uyum çalışmalarının gerisinde kaldığını,site üzerinde kullanıcılarla minimum etkileşim sağladıklarını fark ediyor ve siteyi oyunlarla desteklemeye karar veriyor. Radikal yaklaşım burada da devreye giriyor ve Lego ne tür bir içerik istediklerini çocuklara soruyor, yaratıcı fikirleri oyunlarda kullanılan puanlar ve özel videolar ile ödüllendiriyor.  Bu sayede sitenin hem trafiğini hem de geçirilen süreyi arttırmayı başaran Lego, gelen fikirleri de derleyerek 40 bölüm süren Mars Mission adlı bir flash oyun yayınlıyor. Bu oyun halen Lego.com tarihinin en başarılı flash oyunu olarak kabul ediliyor.

2009 yılında Lego'nun partnerleri arasına Unity Platform katılıyor ve online oyun çalışmalarına başlanıyor. Buradaki sonuçlar biraz daha karmaşık çünkü oyunlar görsel olarak çok iyi olmalarına rağmen oynanabilmesi için gerekli olan eklenti çocukların önünde bir bariyer oluşturuyordu. Aynı yıl sunulan bir diğer üründe ise tam bir başarı söz konusuydu. Power Miners adını verdikleri yeni temasını duyuran Lego konsept olarak osuran ve geğiren canavar madencileri seçmişti. Hill bu seçimi "Eğer çocuklar osuran ve geğiren canavarlar görmek istiyorsa bunu onlara vermekten çekinmek yapacağınız en büyük yanlış olur" şeklinde özetledi. Daha geniş baktığımızda aslında bu sadece çocuklar için değil tüm hedef kitleler için geçerli bir kural olarak kabul edilip, uygulanması gereken bir nokta diyebiliriz. Konsepti gözünde canlandıramayanlar aşağıdaki videoya göz atabilir.







2010 yılında Lego için sıra mağaza deneyimlerini entegre etmeye gelmişti diyebiliriz. Ürünlerinin satıldığı mağazalar arttırılmış gerçeklik ekranları kuran Lego potansiyel müşterilerinin paketlerin içerisindeki lego parçalarının birleştiğinde neye benzeyeceğini 3 boyutlu olarak görmelerine olanak tanıdı.








Yeniliklerinin ardının kesilmediği bu yıllarda bir web sitesi daha kuran Lego bu kez babaların ve oğulların birlikte daha karmaşık tasarımlar dizayn etmesine vurgu yaptı (BuildTogether.com). Neden baba-oğul konseptini seçtiklerini Hill legoların bir erkek oyuncağı olduğunu bunun en büyük nedeninin de kız çocuklarının daha çabuk sıkıldıklarını bir bölümü yapıp sonra başka şeylerle ilgilenip sonra tekrar birkaç parça daha eklediklerini, erkek çocuklarınınsa mümkünse bir oturuşta bütün bir tasarımı bitirmeye çalıştıklarını anlatarak açıkladı.

2010'un son ama belki de en büyük hamlesi ise Lego Universe'ün yani kendi Lego karakterlerimizi oluşturup yönetebildiğimiz MMORPG oyunu oldu. Tanıtım videosuna bakılırsa gayet eğlenceli bir oyun gibi duruyor ancak maalesef beklenen başarıyı gösterememesi sonucu 2012 Ocak ayında proje sonlandırılıyor.








2011'in gelmesiyle birlikte mobile adım atan Lego'nun yeni ürünü Ninjago için hazırladığı iOS oyunu Apple Store'da 4 numaraya kadar yükseldi ve toplamda 8 milyonun üzerinde indirmeye ulaştı. Sadece mobilde oynanan bir oyun olmanın ötesinde paketlerin üzerindeki barkodlarla etkileşime geçmesi yine Lego'nun teknolojiyi ne kadar iyi takip ettiğini gösteren detaylardan biri oldu. Bunu bir adıma öteye taşıyan Lego Life of George ile birlikte lego deneyimini interaktif bir oyun haline getirmeyi çok doğru bir strateji ile başardı diyebiliriz.








Sırada ne var derseniz, aşağıdaki iki videoya göz atabilirsiniz. Lego dijital ile yakaladığı ivmeyi deneyime dayalı hamlelerle geliştirmeye devam edecek gibi gözüküyor.









Özetlemek gerekirse, 2000'li yıllara kadar plastik, birbirine geçebilen oyuncaklar satan Lego, günümüzün en interaktif markalarından biri haline gelmesini her ürünü için yeni bir hikaye yaratmasına ve bunu en uygun dijital materyallerle desteklemesine borçlu diyebiliriz. Bunu daha iyi anlamak için Lego'nun ürün gruplarına ait aşağıdaki sitelerden bazılarına göz atmanızı tavsiye ederim.


Son olarak Brant Hill sunum sırasında Lego ile sorular sorarak, ilginç bilgiler paylaştı. İlk lego minifigürü yani karakteri 1978 yılında üretilen polis memuru figürüymüş. 78 yılından bugüne geldiğimizde ise şu anda dünya üzerindeki mevcut minifigür populasyonu 4 milyon olarak biliniyor ve Lego mini araçlar için bir günde tüm lastik markalarından daha çok  lastik üretimi yapıyormuş.