Aslında her şey tam olarak başlıktaki gibi gelişti. Google+ yakaladığı çıkışın arkasını getiremedi, Facebook ise hem Plus'ın getirdiği artı özellikleri entegre ederek, hem de profillerimizde "Timeline" (bazı yerlerde türkçe karşılık olarak "Zaman Tüneli" kullanılıyor olsa da ben orijinal ismi kullanmayı tercih ediyorum) dönemini başlatarak gücüne güç kattı.
Kısaca hatırlarsak Plus hayatımıza entegre görüntülü konuşmayı, "çevreler" adını verdiği sınıflandırma özeliğini, ekranı daha geniş kullanma imkanını ve kolay düzenlenebilen gizlilik ayarlarını getirdi. Facebook bunlara karşılık olarak önce Skype ile entegre geliştirdiği görüntülü aramayı, sonra tam olarak çevrelere karşılık gelen yeni listeleme özelliğini, arkadaş olmadan da herkese açık paylaşımları takip etmeye izin veren (Google Plus'ın standart özelliklerinden biri) "okuyucu" olma imkanını geliştirdi. Arayüzünde de revizyona giden Facebook gizlilik ayarlarında Google benzeri bir yapıya dönerek bu kısmı basitleştirdi ve başta oyunlar olmak üzere kullanım alanlarını genişletti. Haber akışında'ki aksiyonları sağ tarafta Twitter benzeri bir yapıya toplayarak orta alanda daha geniş görseller kullanmaya başladı. Yani kısacası Google Plus'ın kullanışlı tüm özelliklerini entegre etti.
Facebook bu kadarıyla yetinmedi ve kullanıma sunacağı yeni özellikleri tanıtmak için F8 konferansı düzenledi. Konferansın iki önemli teması vardı diyebiliriz: "Timeline" ve "Open Graph".
Timeline'ın çıkış noktasını Mark Zuckerberg sunumu sırasında "İnsanlar artık birbirlerinin profillerine girdiklerinde sadece son paylaştıklarını görebiliyorlardı, biz de bu sorunu aşmak için bu özelliği geliştirdik" sözleriyle özetledi. Timeline profil sayfamızı doğumumuzdan başlayarak günümüze kadar gelen bir kronolojik özetimize dönüştürüyor. Bu haliyle bir blog sayfasını da andıran Timeline (bunda en başa profil fotoğrafımız dışında ekleyebildiğimiz büyük kapak fotoğrafının etkisi bir hayli büyük) geçmişe gittikçe daralacak şekilde paylaşımlarımızı özetleyerek profil sayfamızı ziyaret edenleri bir nevi zaman yolculuğuna çıkarıyor. Bu yeni formatın bir diğer öne çıkan noktası zaman çizgisi üzerindeki herhangi bir noktaya ileti, resim, video yada her ne istersek ekleyebiliyor olmamız. Örneğin ilk doğum günü fotoğrafımızı tam da o tarihe ekleyebiliyoruz. Uzun lafın kısası biraz üzerinde çalışarak profil sayfamızı interaktif bir albüm haline getirme şansımız var.
Facebook'un duyurduğu diğer büyük yenilik "Open Graph" ise uygulama algısını tamamen değiştiriyor diyebiliriz. Artık bir şeyleri sadece beğenmekle kalmayacak, arkadaşlarımızın eylemlerine de ortak olacağız. Yukarıdaki videoda da göreceğiniz gibi arkadaşımız bir şarkıyı dinlemeye başladığından akışımıza düşen bildirim sayesinde haberdar olacak ve onunla birlikte biz de dinleyebileceğiz. Aynı şey bir video izlerken, bir yemek tarifini pratiğe dökerken, bir kitabı okurken yada spor yaparken de geçerli olacak. "Open Graph" sayesinde daha interaktif bir hayat bizleri bekliyor diyebiliriz.
Şu anda "Timeline" uygulama geliştiriciler için yayında birkaç hafta içinde de yeni nesil uygulamalarla birlikte herkese açılması bekleniyor. O zamana kadar beklemek istemiyorsanız bir öneki yazıya göz atabilir, basit bir uygulama geliştirerek siz de Timeline'ı test etmeye başlayabilirsiniz.
Facebook'un internet dünyasında yankı uyandıran bu çıkışı beni heyecanlandırdı diyebilirim. Sanırım bundan sonra her şey çok daha hızlı gelişecek ve bu tarz yenilikler için 6 ay, 1 yıl gibi süreler geçmesini beklememiz gerekmeyecek.